Navigation Menu

Hi There, I am

About Me

Social media

Instagram

Bu Blogda Ara

Katkıda bulunanlar

Türk Hackerlar İş Başında!

Merhaba değerli okurlar, bu yazımızda sizlere Ay yıldız altında birleşen bir grup hacker hakkında bilgi vereceğim.  İslam Düşmanlığı...

Türk Hackerlar İş Başında!

Merhaba değerli okurlar, bu yazımızda sizlere Ay yıldız altında birleşen bir grup hacker hakkında bilgi vereceğim. 

İslam Düşmanlığı!


Uzun zamandır, hatta yıllardır dinimize ve ırkımıza yönelik birçok saldırı düzenlendi.  Yüzlerimize gülüp ardımızdan hain planlar kuran ve de uyguladıkça bunları kutlayan düşmanlarımız, her zaman ki gibi ardımızdan gizli işler çevirmeye devam ediyor. Gerek silahlı örgütler aracılığı ile saldırılar düzenleyerek, gerekse aramızda gezen hainleri ile saldırarak düşmanlıklarını her daim bize hatırlatan bu korkaklar, nefretlerini bize yansıtmak için yeni silahlar geliştiriyor ve yeni saldırı şekilleri için çalışmalarını devam ettiriyorlar. Bizlere barbar diyerek aslında kendilerinin ne kadar cani ve merhametsiz olduklarını hatırlatıyorlar. Siber yolla da bizlere saldırmaktan geri kalmayan bu şahsiyetler, tabiri caiz ise dört koldan bizleri yok etmek için uğraşmaya devam ediyorlar.
Namı yürüyen tarih olan ve ırkımızı en iyi anlatan tarihçimiz İlber Ortaylı Hocamızın çok güzel bir sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum. "Her milletin kendine özgü bir niteliği vardır. Türkler de teşkilatlanma yeteneği yüksek, askeri bir toplumdur. Yani "Her Türk asker doğar" sözü, beğenin ya da beğenmeyin doğrudur." Bu sözün doğruluğu Mete han zamanından belli etmiştir kendini ve günümüze kadar da ispatı sürmüştür. Bunun sürmesinde ki en önemli unsur ise vatanperverliğinden ödün vermeyen Türk gençliğidir. İşte sizlere yine bir grup Türk gencinin vatanperverliğinden söz edeceğim.


Türk Gençleri İşe El Attı!


Azerbaycan ve Türkiye’den bir grup genç bu saldırılara meydan okudu ve The ORDER ismimin altında toplanıp siber saldırılara kalkan olmaya karar verdi. Ekipte yer alan Yeşil Ejder lakaplı Azerbaycanlı Hacker, ekibin yeni kurulduğunu ama üyelerin birkaç yıldır sosyal medya üzerinde Azerbaycanlı Türkler hakkında ve Türkiye hakkında hakaret içerikli sayfalara saldırılar düzenlediklerini belirtti. Bu saldırıların ilerleyen yıllarda daha da sertleşeceğini söyleyen hacker arkadaşımız, yıllardır süre gelen Türk düşmanlığının ve yapılan saldırıların göz ardı edilemeyeceğini ve kendilerini bu gibi siber saldırıları engellemek için çalıştıklarını belirtti. The ORDER ekibi olarak her bireyin kendi görevi olduğunu ve verilen görevin en iyi şekilde yapmaya çalıştığı anlattı.  Birlikte daha güçlüyüz diyen grup sözcüsü arkadaşımız,  kardeşlik bağımızın her daim güçlü kalacağını belirtti.

Son Sözler!



The ORDER ekibine ve tüm Türk-İslam gayesi için mücadele eden askerlerimize ve polislerimize sivil vatandaşlarımıza huzurunuzda teşekkür ederim. Kara, deniz ve hava ordumuza eklenen siber ordumuzun da sayısı umarım daha da artar. Sizlere iyi bloglamalar diliyorum.


Modern Karavan – Eko Kapsül Akıllı Evler

Bir önceki yazımda sizlere, hoşnut olduğum bir anımı yazmıştım. Hatta bu anımı hayallerim ile birleştirerek güzel bir hikaye tadında sunmuştum. Bu yazımı da kendi hazırladığım güzel bir slayt video ile sizlere sunmuştum. Yazımı okumayanlar  buraya tıklayarak okuyabilirler. Bunun üzerine gezmenin ve Dünyayı görme hayalimi gerçekleştirmenin ilginç bir yolunu daha buldum. Karavanları bilmeyen yoktur. Hatta bunu şık ve modern halleri bulunmaktadır. Bu yazımda sizlere modern, şık ve kendi enerjisini üretebilen bir karavan tipi ev modelinden bahsedeceğim.

Slovakya merkezli Nice Architects isimli şirket, dışarıya bağlılığı ortadan kaldıran, doğa dostu olup kendi enerjisi ile çalışan karavan şeklinde yeni ev modelleri tasarladığını 2015 yılları içerisinde duyurmuştu. Günümüzde ise sınırlı sayıda üretilmeye başlanıp satış sonrası teslimatlara başlanmıştır. Peki, nedir bu eko kapsül evler?

Eko Kapsül Akıllı Evler!

İsminden de sizlere çağrıştıracağı gibi doğaya uyumlu ekolojik sisteme zarar vermeyen bir akıllı ev modelidir kendisi. Görüntü olarak da bir kapsülü andırdığı için Eko Kapsül ismini almıştır.
Bu evler, temel ihtiyaçlarını bünyesine eklenen türbin ve paneller sayesinde güneş ışığı, yağmur suyu ve rüzgâr enerjisi ile sağlamaktadır. İstediğiniz yerleşim alanına bu evler sayesinde kurulabilir hatta tepeleri ve dağları kendinize mesken tutabilirsiniz. Ekmek elden su gölden Atasözünü, ekmek elden su buluttan olarak değiştirebilirsiniz.

Bizim Evin Halleri!

Eko kapsül akıllı evler standart olarak 8 metrekarelik bir alana sahiptir. Bu akıllı evlerin içerisinde, bir adet mutfak, bir adet banyo-tuvalet, çift kişilik bir adet yatak odası ve küçükte bir oturma odası yer almaktadır.



Evin Tasarımı!

Eko kapsül evlerin dışa bağlı yaşamı sona erdirip kendi enerjisini ve ısısını sağladığını söylemiştim. Kapsülün üst kısmında günlük 600 Watt güneş enerjisi depolamasını sağlayacak panel sistemi kuruludur. Bu sayede ev içi sıcaklığı ve sıcak su ihtiyacı karşılanmaktadır. Kapsül evin su ihtiyacı ise yağmur aracılığı ile karşılanmakta. Yüzeye yerleştirilen panel, yağan yağmur suyunu kendi bünyesinde depoluyor. İçerisinde ki arıtma ve filtreleme sistemi ile de her daim içime hazır su bulunmaktadır.
Ev günlük elektrik ihtiyacını ise kurulan rüzgâr türbini sayesinde karşılamakta. Gündüz ve gece boyunca 750 W.’a kadar elektrik enerjisi depoluyor.  Türbinin taşınabilir halde olmasını ise dayanıklı olan teleskopik bir direk aracılığı ile sağlanmakta.  Bu türbin sayesinde 7/24 elektrik üretimi sağlanmakta.

Geleceğe Merhaba!

                   
Öğrendikçe kendini geliştiren insanoğlu, öncelik olarak göçebe yaşamını, yerleşik hayata geçirdi. Ardından da bu yerleşik yaşamını modern bir hal ile geliştirdi. Sonrasında geniş alanlara açıldı ve evlerini de yanında taşımaya başladı. Son gelişmesi ile de artık kendi enerjisini bile üreten ev yapımını başardı. Daha da ileri düzeylere gideceğimize inanıyorum. Sizlere iyi bloglamalar dilerim.

Blogcu Baykuş

Sokağın Çocukları (!)

Evde

Bir çocuk düşünün yedi yaşlarında. Kalacağı evi, kendine ait odası var. Üç öğün sıcak yemeği, istediği her an banyo yapabilecek bir rahatlığa sahip. Bedeni ve kıyafeti temiz, çevresindekiler ona bakmaktan ve sohbet etmekten hoşnutlar. Şiddet görmeyen, aksine onun geleceğini garantiye almak için uğraşan ebeveynlere sahip bir çocuk. Bir gelecek hayali var, yaşayabileceği hayatı seçebilme hakkı ve ideolojisi var. Bir de madalyonun öbür yüzü var.  Bakın onlar ne diyor.

Sokakta

Sizin göremediklerinizi görürüz. Yaşadığımız her saniye ömrümüzden bir yıl gibi geçiyor. Gündüz dışlanıp, geceleri de dayak yedikten sonra soğukta uyuyoruz. Siz 500 m. Yolu navigasyonsuz gidemezken, biz her ara yolu ve kestirmeleri biliyoruz. Bu tecrübedir. Her anı yanlışlarla dolu olan her şerde var olan hayrı bileniz. Üstüne de kıyafetimiz kirlidir, eskidir hatta yırtık. Siz moda diye yırtık giyiyorsunuz, biz ise mecburen. Çünkü yenisini alacak paramız yok. Çoğumuz öksüz, yetimhanede dayaktan kaçtık ama dayaktan yine kurtulamadık. Kimimizde sermayesi olduk bir abi dediğimizin, merhametten soğutulduk sıcak dayağı yedikçe. Sadece hırsızlığı ve dilenmeyi öğrettiler bize. Hani siz en küçük olayda koşarak bir psikoloğa veya doktora gidiyorsunuz ya, işte bizlerde o adı abi olan merhametsiz vicdan yoksunu kişilere dert anlattığımızda yine dayak yiyoruz. Bizi koruyacak kimsemiz olmadı. O kadar dayağı yedikten sonra da yeni bir yaşantımızın olmayacağı ve bu yaşamın bize kaderimiz olduğunu kanımıza kadar dayattılar. Etrafımız siz insanlarla dolu ama sizlerde bize pislik gözü ile bakıyorsunuz. Siz bize, kapınızın önüne kattığınız çöp poşetlerinin bizden daha değerli olduğunu bakışlarınızda anlatıyorsunuz. Çocukluğumuz zaten öldü. Gençlik hayallerimizi çalıyorsunuz. Bizlere hizmet sağladığınızı sanıyorsunuz ama sadece parası olanların bankasında ki hesabına biraz daha yüklü para katılmasını sağlıyorsunuz. Görüyoruz, bizim için yardım kampanyaları, özel toplantılar hazırlıyorsunuz. Pahalı mekânlarda, kapalı kapılar ardında. Üzerinizde de geceye özel pahalı makyajınız, elbiseniz, çantanız ve ayakkabılarınız. Orada hepiniz varsınız da bir biz yokuz. Bizim halimizi bilmeden, sadece ağzı laf yapan birisinin yazdıklarını okuyorsunuz. Bizim için pahalı semtlerde özel dernekler kuruyorsunuz ama bizim kalmamız için bir yer yapmıyorsunuz. Yapılsa da bizim sizden birini tanımamızı istemiyorsunuz. Hani biz çocuklar geleceğiniz idik. Hani eğitim almamız önemli idi. Neden bizler hala sokaklardayız? Neden her akşam bizden istedikleri kadar para toplayamadık diye aç kalıyoruz? Üstüne de dayak yiyoruz. Neden? Siz evlerinizde rahat yatağınızda uyuyorsunuz. Biz de kartonun üstünde. Neyse sizler uyumaya devam edin. Biz yerinize uyanık oluruz. Üşürüz, şiddet görürüz, ağlarız.

Son Olarak!

Değerli blog okurları, mahallemizde, ilçemizde, ilimizdeler. Aslında her yerdeler. Bizlere düşen görev, sokakta yaşayan, gelecekleri elinden biz insanlar olarak çalınmış bu genç kardeşlerimize yardım edelim. Onların başına gelen her acı olaydan bizlerde göz yumduğumuz için sorumluyuz. Gördüğünüz yerde polislerimize haber verin. Onlar gelip yardımcı olurlar. Bu çocukların ilerde bir katil, bir uyuşturucu kullananı veya satıcısı olmaması için, yardım elinizi uzatın. Polisimizin şefkatli kolları ve psikologların umut dolu bakışları onlara sizlerin aracılığı ile kurtarmaya yetecektir. Hayat böyle diye adlandırmayın. O kadar da basite kaçmayın en azından. Hazır yeri gelmişken, hayat sadece bir döngüdür. Mevsimsel, tarihsel, zaman dolu bir döngüdür. Vaktinde çiçeğin açmasına, ormanın kurumasına, yağmurun yağıp, güneşin doğmasına yardımcı olan bir döngüdür. Artık bu yalana son verin. Geleceğimizi, seçilmiş çocuklara değil, yaşayan tüm çocuklara emanet edelim. Sadece bizler değil, kalan herkes mutlu ve huzurlu yaşasın. Çevremize dengeli ve adil bir yaşam sunabilirsek adına bunu yapmalıyız. Geleceğimizi emin ellere teslim edebiliriz.

Hayallere Yolculuk!

kikamu.blogspot.com.tr
Resim yazısı ekle
Güneşin doğuşuna kuşların şen şakrak sesleri eşlik ederken gün yeniden başladı. Ben ise sırtımda yorgunluğum, özlemim ve yaralarım ile aldım başımı gidiyordum. Pusulam Güneşti ve ben nereye gittiğimi bilmeden sadece yürüyordum. Tüm sorumluluk yavaş ve uysal adımlar ile ilerleyen ayaklarıma aitti. Yürüdüğüm yol bana öyle muazzam güzellikler sunuyor ki, nereye gittiğimin bir önemi yoktu. Uzun ince bir patika da doğanın huzuru rahatlatıcı sessizliği ile ilerliyordum. Bu güzellikleri tek keşfeden ben miydim acaba diye düşüncelere dalmak üzereydim ki bir araba kornası ile bana selam verdi. Aracı daha görmemiştim ama beynim hemen tahminler yapmaya başlamıştı. Gönlüm ise beynim düşünürken şıp diye aracın ve içerisinde barındığı kişiler hakkında doğru tahminde bulunmuştu. Geriye ise onlara dönüp hem doğru cevabı bulmaya hem de yeni yol arkadaşları ile gönlümüze hitap eden yerleri keşfetmeye koyulmak kalmıştı. Evet, kesinlikle bu T1’di. Sadeliği ve mütevaziliği ile öyle güzel bir araba ki, hayran olmamak elde değil. Tereddüt etmeden atladım arabaya ve yeni dostlara merhaba dedim.

Bir Yolun Sonu!

Doğa ve kendi yanında barındırıp, insanlığa sunduğu doğallığı görünce, T1’den ayrılma zamanı gelmişti. Yolun müsait tarafında, dostların iyi ve güzel temennilerini de yanıma alarak, o eşsiz yolda kendimle kalmaya devam dedim. Bir yol düşünün sonu görünmüyor ama sizi de korkutmuyor. Aksine iyi ki bu yoldayım dedirtiyor sizlere. Sağ ve sol taraflarında yer alan uzun ağaçlar, küçük bir çocuğun elinden tutan anne bana gibi eşlik ediyor yola. Böyle zamanlarda müziksiz olmaz fakat, doğanın kendi sesini dinlerken farklı bir müziğe ihtiyaç var mıdır ki. Yol boyu yürürken, sol yanımda bir at çiftliği gördüm. Orayı görünce mola vakti geldiğini düşündüm ve atları izlerken bir bardak çayın iyi geleceğini düşündüm. Atların güzelliği ve çiftliğin otantik oluşu öyle huzur verici ki bugünü burada tamamlamak gerektiğini düşünerek, o geceyi çiftlikte geçirmeye karar verdim.  


Günün Ardından Geceye Merhaba!


Kalan sürede atları sevdim, onlara yem ve su verdim. Onlarla sohbet etmek bile ayrı güzel.  Ardından oranın çalışanlarına yardım ettim. Elimden geldiğince destek oldum.  Çalışmanın ardından emeğinin karşılığı bir bardak su dahi olsa, muazzam bir lezzeti var. Gün boyu geçirdiğim o mükemmel zaman dilimine en güzel hediye,  rahat bir uykuydu. Zaman geceye doğru ilerlerken atların olduğu alanı gören bir odada kaldım. Pencereye yaslanmış, etrafı izlerken, çiftlikten bir müzik sesi duyulmaya başlamıştı. O güzel müziğe kapıldım güzel hatıraları yeniden yaşamaya başladım. En güzel anım ise atın sırtında tembel adımlarla gezmek olmuştu ki çalan müzikte bunu bana yeniden hatırlattı. Gözlerimi kapattım ve yüzümde ki tebessüm eşliğinde at sırtında gezintiye devam ettim.

Sizlerde Gözlerinizi Kapatın!


Bu güzel hikâye aslında benim yaşadığım bir anımdı. Tabii ki ben bunu freeman olarak biraz daha geliştirdim ve yeni olaylara uyarladım. Bu uyarlama ve geliştirmenin bana en büyük destekçisi ise buradan ulaşıp dinleyebileceğiniz şarkı sayesinde. Sizlere iyi dinlemeler ve iyi bloglamalar dilerim. Yeni bir yazıda görüşmek üzere. Selam ve dua ile kalın.

Blogcu Baykuş..!